Burada parti teşkilatıyla buluşan Hüseyin Baş, iktidarın ekonomide planlı bir fakirleştirme politikası izlediğini belirterek, “Siz tarım yapmayın istiyorlar, siz sanayi yapmayın istiyorlar, siz üretmeyin istiyorlar. Siz ucuz işçiler olun istiyorlar” dedi.
“Sosyal bir patlama ile karşı karşıyayız”
“Ülke istila edildi, her yerde yabancılar var. Hastaneye gidiyorsunuz doktor yok. Hayat
pahalı. Bugün ev kiralamaya kalksanız kiralayamıyorsunuz. Bir evimiz olsun başımızı sokacağımız deseniz ev satın almak artık hayalin ötesinde bir şey. Bir insanın ev satın alması hayal bile edebileceği bir şey değil, iyi ihtimalle bir arabamız olabilir. Türkiye ekonomik olarak ciddi bir dar boğazın eşiğinde. Bu sadece ekonomik bir darboğaz değil, sosyal bir patlama ile de karşı karşıyayız.
“Toplumsal sorunların kaynağı ekonomi”
Farkındaysanız sokakta her an kavga etmeye müsait, psikolojisi gergin hiçbir şeyi kaldıramayan, hiçbir şeyi alttan alamayan bir hale geldi insanlar. Bunlar iktidarın, muhalefetin siyaset yapma biçiminin, ekonomi yönetimimizin sonucu olarak yaşadığımız durumlar. Bu bunalımların tamamı, bu boşanmalar, ödenmeyen çek senetler, ticaretin dönmemesi, insanların sürekli kavga etmesi nereden kaynaklanıyor? Bunların tamamı ekonomik tablodan kaynaklanıyor.
“Planlı fakirleştirme, planlı soygun”
Türkiye’deki ekonomik tablo zannetmeyin ki imkansızlıklar sebebiyledir. Bu planlı bir fakirleştirmedir, bu planlı bir soygundur. Bakın Türkiye’deki enflasyon hükümetin durduramayacağı bir şey değildir, bunu bilinçli yapıyorlar. Türkiye’de dövizin artışı hükümetin durduramayacağı bir şey değildir, bunu bilinçli yapıyorlar. O satamadığınız buğdayın fiyatı hükümetin artıramayacağı bir fiyat değildir, bilerek düşük tutuyorlar. Siz tarım yapmayın istiyorlar, siz sanayi yapmayın istiyorlar, siz üretmeyin istiyorlar. Siz ucuz işçiler olun istiyorlar
“Dünyanın ucuz işçileri olmanızı istiyorlar”
Şu anda bütün dünya gözlerini bu coğrafyaya dikmiş, bütün dünya bir ayda 300 dolara 400 dolara çalıştıracak eleman arıyor. Nerede bu elemanlar? Bir zamanlar Çin’deydi şimdi ne oldu, herkes gözünü bu topraklara dikti. Ayda 300 dolara çalışacak milyonlarca insan Avrupa’nın, Uzak Doğu’nun, Amerika’nın hayalindeki durum ve bizi yönetenler buna hizmet ediyorlar. Bunların hiçbiri ülkenin imkansızlıklarından dolayı cereyan eden durumlar değil, bunların tamamı planlı fakirleştirmedir, sebebi sizi dünyanın işçisi yapmaktır. Bu oyun
zannetmeyin ki 20 yılın oyunudur. Bu oyun 100 yıllardır süren bir oyundur. Bu oyun dünya savaşı çıkarmıştır. Tarihi açın okuyun neden çıkmıştır dünya savaşı? Bir baktığınız zaman ne görürsünüz; sömürgecilik, ucuz işçilik… İnsanları sömürmek için yarışa giren ülkeler savaşmaya başlamıştır. Şimdi Türkiye bir Atatürk çıkardı içinden ve bu emperyalistlere, bu sömürgecilere dur dedi bundan 100 yıl önce.
“Bir bela ile karşı karşıyayız”
Bugün aynı millet Atatürk’ün izinden gittiğini iddia eden siyasetçilerle birlikte öyle bir duruma düştü ki; Atatürk’ün bayrak açtığı emperyalistlere, sömürgecilere milletini teslim ediyorlar, böyle vahim bir durumdayız. Dolayısıyla kıymetli arkadaşlar bu gidişatın sonu 20 bilemedin 30 yıl sonra yani çocuklarınızın genç zamanlarında, bu topraklarda yaşama imkanımızı kaybetmemizle sonuçlanacak. Göreceksiniz bu işin sonu buraya gider. Kafanızı sokacak ev, karnınızı doyuracak gıda, kıyafet bulamazsınız. Bu işin şakası yok. Bir bela ile karşı karşıyayız ve bu Türkiye’deki ekonomik tehlikenin ötesinde, sığınmacı tehlikesinin ötesinde, sosyal patlamanın ötesinde, tamamının ötesinde bir tehlike.
“Hedef Türkiye”
Böyle giderse Türkiye 20-30 yıl içerisinde parçalanır. Etnik kimlik üzerinden yapılan bölücülükler sonuç aldırmaya çalışıyorlar. Bakın bunlar şaka değil, bunlar yaşanmaz zannetmeyin! Yanı başınızda Suriye’ye bakın, Irak’a bakın, karşınızda Libya’ya bakın. 20 sene önce bu insanlara gidip ‘bu halleri yaşayacaksınız’ deseydiniz size gülerlerdi ‘Hadi oradan’ derlerdi ve bugün yaşıyorlar. Hiç zannetmeyin ki 20 yıl sonra bunları biz yaşamayız! Bütün bu Ortadoğu’da yaşanan kargaşaların temelinde -bütün stratejistler bunu zaten açık açık yazıp çizmiştir- artık işin sonu Türkiye’ye varacak. Hedef Burası, dolayısıyla eğer biz canımızla, nesillerimizle, evlatlarımızla bir bedel ödemek istemiyorsak bugünden önlemimizi alacağız. Nasıl alacağız? Kapı kapı gezeceğiz, partimizi anlatacağız, fikirlerimizi anlatacağız ve herkesi bu çatı altına davet edeceğiz. Bunu siyasetçilik oynamak için, particilik oynamak için, oyumuzu arttırmak için yapmayacağız vatanımız için yapacağız.
“Siyasetin böl- parçala- yönet oyununa gelmeyin”
Bu ülkenin kurtuluşu, bu ülkenin milletinin birliği ve beraberliğinde yatar, kardeşliğinde yatar. Bakın siyasetin oyunlarına gelmeyin, çok defa söyledim burada tekrar edeyim siyaset şunun üzerine dizayn edilmiştir. Bu ülkede; böl- parçala- yönet! Türkiye’deki bütün siyaset sağcı siyaset de, solcu siyaset de, muhafazakarı da, milliyetçi siyaseti de bunun üzerine dizayn edilmiştir. Toplumu böl, toplumu parçalarına ayır, o küçük parçaları kendine adeta bir tarla edin ve burayı yönet, istediğin gibi sür. Türkiye’deki siyaset bunun üzerine dizayn edilmiştir.
“Atatürk’ün gölgesinin altında buluşacağız”
Biz ne diyoruz Bağımsız Türkiye Partisi olarak birleşeceğiz, bir olacağız, kardeş olacağız, hiç kimseyle kavga etmeyeceğiz. Nerede buluşacağız peki bu ülkede, nerede buluşacağız? Bu ülkede Atatürk’ün gölgesinin altında buluşacağız ve Türkiye’yi güzel yarınlara taşıyacağız diyorum Hepinize çok teşekkür ediyorum.”
Haberin Videosu;