Havadis53

Eğitimci-yazar Sakarya ”Kral Çıplak”

Son haftalarda yazdığı yazılarla Rize gündemini belirleyen eğitimci-gazeteci Semra Sakarya bu haftada değişik sorunlara parmak basarak kral çıplak dedi

Eğitimci-yazar Sakarya ”Kral Çıplak”
877 views
24 Mart 2022 - 23:30

Eğitimci-yazar Semra Sakarya bu hafta ülke gündeminden ve ülke siyasetinde yaşananlardan bahsederek yine Rize gündemini sallayacak. Semra Sakarya yazısında şunları dedi. “Çocukluğunuzda bu masalı mutlaka dinlemişsinizdir. Aslında herkes gerçeklerin farkındadır ama o gerçekleri söylemek ve yazmak birazda yürek ister. Ya toplumun çoğunluğu gibi, “Bana dokunmayan, yılan bin yıl yaşasın. Dersin. Ya da gerçekleri dobra dobra söyleyip, köy köy gezersin. Kurtlar vadisi dizisinin akıllarda kalan müthiş repliği gibi; “Sonunu düşünen… Kahraman Olamaz.” Biz doğruları yazmaya devam edelimde varsın birileri rahatsız olsun.2022 yılındayız. Yani bir yıl sonra, ülkemizin kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacağız. Bir asra, bir yıl kala… Siyaseti bir kenara bırakarak, objektif bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ben ortadan yazayım, her siyasi düşünceye sahip mecralar kendi payına düşeni alsın.

Millet olarak biz bu doksan dokuz yılda ve öncesinde gerçekten çok zor zamanlardan geçtik. Birinci Dünya Savaşı, sonrasında işgaller… Milli Mücadele, Kurtuluş Savaşı derken… Cumhuriyetin ilanı ve yeniden ayağa kalmaya çalışan bir millet. Yeniden kurulmaya çalışılan bir ülkede savaş şartlarında doğru yapılan hamleler ve yenilikler olduğu gibi yanlış yapılan hamleler ve yanlış tercihlerde haliyle olmuştur. Biz 2022 yılında klavyenin başında oturarak neredeyse yüz yıl öncesini eleştirmemiz doğru olmaz. Bilim adamlarının ve tarihçilerinde ifade ettiği gibi “Tarihsel Empati” denilen kavram, bize geçmişi geçmişin şart ve imkânlarına göre değerlendirmemiz gerektiğini söylüyor. Bu kesinlikle tartışmaya gerek kalmaksızın, doğru bir ifadedir. Lakin aklıma merhum duayen gazeteci Uğur Mumcu’nun şu alıntı sözleri geliyor. “Türk vatandaşı İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemelerine göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve sadece İslam hukukuna göre gömülen kişidir” Bu ifadeler aslında aslın da ülkemizde yaşanan birçok sorunun özeti gibi. Toplumun büyük bir kesimi kendini Müslüman olarak ifade ederken, diğer bir kesimi eyvah laiklik elden gidiyor, biz batılıyız diyor. Etnik kimlikçilerde bu işlerin cabası… Ocumuyuz, bucumuyuz, şucumuyuz… Diye her şey olduk ama son yıllarda yaşananlar gösteriyor ki insan olmayı beceremedik.

Toplum olarak bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaşıyoruz. Örfümüzü, adetlerimizi, binlerce yıllık geçmişi olan töremizi ve inancımızı bir kenara atarak yaşantımızla hiçbir alakası olmayan, başka milletlere benzemeye çalışmak… Sonrada bu Z kuşağı olarak adlandırılan, genç nesil nereye gidiyor; diye endişelenmek. Tuhaf değil mi? Peki, yazımısın başlığında; “Kral Çıplak” derken neyi kastettik? Asla bir şahsı değil, bir makamı da kastetmedim. Bu ifadeyi siyasi amaçla da kullanmadım. Kullanma amacım her şeyi güllük gülistanlık olarak gören ve gösterenlere; gerçekleri hatırlatmaktı. Kastım; makam ya da şahıs değil bu ülkeyi bu hale getiren bozuk sistemedir. Dini ve milli değerlerimizi bir kenara bırakarak sadece menfaat ve para üzerine kurulu bir düzen oluşturuldu. Hani diyor ya… Menfaat konuşunca, vicdan susar diye! Bakın demedi demeyin, 2023 yılında yapılacak seçimlerde oy satın alabilmek için her kesimce dağıtılacak para; cumhuriyet tarihinde dağıtılan meblağdan daha çok olacaktır. Parayla her şeyi yapabileceğine inanan sözde Müslüman olup, özünde bu paraya tapanlar; ülkenin bu bozuk sisteminden faydalanarak… Bu ülkede başta adalet olmak üzere, her kurumu kendi menfaatlerine uygun olarak kullanıyorlar. Neden mi? Başta adalet, bir Çin atasözüyle anlatalım: “Eğer yargılananların biri fakir, diğeri zenginse. Zengin olan davayı kazanır. Her iki tarafta, zenginse… Hâkim istifa eder. Adaletin sağlanabilmesi için her iki tarafında fakir olması gerekir.” İşte bu ifadeler, tamda bizim ülkemize göre… Gel de şimdi; “Kral Çıplak” deme…

Vallahi bu ülkede üst düzey gelirliler… İnsani, milli ve dini değerleri bir kenara bırakarak sadece parayı ön plana aldıkları için biz  “Kral Çıplak” dedik. Alt düzey gelirliler ise gerçekten, büyük üstat Şener Şenin canlandırdığı o muhteşem Yeşilçam filminde olduğu gibi zaten “Çıplak Vatandaş” olmuş. Yakında korkarım ki bu filimde 2022 veya 2023 yıllarında gerçek olacak. Geçim sıkıntısından bu millet soyunup kendini sokaklara atarsa şaşırmayacağım. Kimi parası olmadığı için çıplak, kimide tüm değerlerini paraya tercih ettiği için çıplak kral olmuş. Parası olmayan çıplak vatandaş; ya senin neyine adalet… Sen kaç paralık adamsın ki, koskoca çıplak kralın karşısında adalet arıyorsun. Ya sen bu cesareti nerden alıyorsun? Kimi güveniyorsun? Hiç mi korkmuyorsun? Bu sözleri aranızda duyan oldu mu? Bu sözleri söyleyenler bu bozuk sistemli ülkede birçok kurumda baş tacı edilir. Onlar içerde keyif kahvelerini yudumlayıp, pahalı çerezlerini yerken… Hey sen çıplak vatandaş, içerde önünde el pençe durulan sahtekârın cebinde kaç para olduğunu bil de, ona göre konuş! Yazarken bile beni tiksindiren ve yazmakta zorlandığım bu ifadeler maalesef bu ülkenin bir gerçeği oldu.

Bakınız; eğitim, adalet gibi toplumu dizayn eden sistemler ihtiyaçtan doğar ve bunlar başka milletlerden alınamaz. Yani senin İsviçre’den almış olduğun medeni kanun bu ülkede yaşayan insanların hiçbir değeriyle örtüşmez. İşte adalet sistemini Avrupa’dan, eğitim sistemini Amerika’dan alıp, modernleşeceğiz diye köyleri boşaltırsan ülkede tarımda biter, hayvancılıkta biter ve iyice dışa bağımlı hale geliriz. Çalışan memurda yoğurdunu marketten alıyor, köyde yaşayanda… Eee ülkede gelişmiş sanayide yok. Ne yapacak bu millet? Atalarımız boşuna; “Elin uçkuruyla, gerdeğe girilmez!” diye dememiş… Sen üretim yapma, çılgınca tüketime alıştırılmış bir toplumu beton ekonomisi ve sıcak para mantığıyla döndürmeye çalış, bütçe açığını vergiye yükle… Vur abalının sırtına! Yap işlet devren mantığıyla; devlet garantili ödeme sisteminde… Deli Dumrul Tarifesi gibi geçsen de parayı verecen, geçmesen de. Evet parayı çıplak vatandaş veriyor, ama farkında olmadan. Kimisi akaryakıttan, kimisi zeytinyağından… Hayatında görmediği tünellerin, köprülerin ücretini döviz garantisiyle ölene kadar ödüyor. O ölünce borcu da miras olarak kalanlara devroluyor. Ne demişti merhum Erbakan; yap işlet devret mantığı ülkenin geleceğini satmaktır. Eee nasıl yapılacak bu yatırımlar, derseniz? Devlet topladığı vergi gelirlerini kamu yararına kullanmalıdır. Zenginlerin vergilerini silerek, halk refaha kavuşmaz.

Bu ülkede para üzerine kurulan bu salt rant mantığı… İnsanları ahlaki deformasyona uğrattı. Ülkenin bir yönetim ve idare sistemi olmalıdır. Yani bir ülke en basiti kamu ihale kanununu yüzlerce kez değiştirilmez. Kişiye özel vergilendirme ve kanunda çıkarılmaz. Ülkenin en güvenilir olması gereken adli tıp vb. kurumlarında ver parayı al raporu mantığı işler hale gelirse… Çıplak Kralların sayısı haliyle artar. Bu bozuk sistem doğrudan yana değil. Fakirden yana hiç değil. Çok lüks adalet sarayları yapıldı. Lakin içlerinde adalet yok. Sistem haklıdan yana değil, güçlüden yana işler oldu. Çoktan tuz koktu da… Birileri bunun farkına varmak istemiyor. Bu bozuk nizam, elbet bir gün yıkılır. Önemli olan tüm kamu çalışanlarının ve insanların şahıslar dan yana değil, devletten yana olmalarıdır. Bugün ülkede hükümet değişsin, devletin menzili bile değişir. Bir ülke böyle olamaz. İnsanların bu kadar kutuplaştırılması doğru değildir. Doksan dokuz yıllık devletimizin bu bozuk sisteminde bu güne kadar görev alan herkesin kabahati vardır. Zaten yaşam tarzımıza uygun olmayan kanunlar, var olan açıklarla üçkağaççılara, çetelere, dolandırıcılara adeta dürüst vatandaşları sömürmek için imkân sağlamaktadır. Körler, sağırlar, birbirini ağırlar mantığında… Bir yargı sistemi kurulursa… Vay sen çıplak vatandaşın haline. Paran yoksa dava açamazsın. Avukatın en iyi yalan söyleyenini tutamazsın. Çıplak Kral basar parayı yalancı şahit bile ayarlar. Hakim yumar gözünü, savcı tıkar kulağını… Sen ne yaparsan yap; hak nizamın olmadığı bu ülkede haklıda olsan haksız hale getirilirsin. İstinafa git derler. Âmâ yine para isterler… Adalet ararsın, mahkeme masraflarını ödemeden olmaz. Keşif ücreti, bilirkişisi, harcı derken… Bir bahşiş almıyorlar, o kadar. Bu paranın adaleti varya… Yere batsın bu adalet. Hiç düşünmez misiniz bir gün hakkın huzurunda yatıklarınızın hesabını vereceksiniz, diye!Paranın satın aldığı vicdanlarınız, işte o zaman aklınızı başınıza getirecek ama iş işten geçmiş olacak.Yazımızı bir fıkra ile sonlandıralım.İki genç evlenecekken trafik kazasında ölürler.Son istekleri sorulunca; biz evlenmek istiyoruz, derler.Altı ay sonra cennete bir nikah memuru gelir ve gençler evlenirler.Çok sürmez, anlaşamadıkları için boşanmak isterler.Başvuru yapmalarının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen, neden boşanamadıklarını meleklere sorarlar.Aldıkları cevap, bizim hukuk sisteminin ilahi sonucu gibidir.” Sizi evlendirmek için aradığımız bir nikâh memurunu bile cennette altı ayda zor bulduk… Varın şimdi siz düşünün cennette bir hukukçuyu bulmamız ne kadar zamanımızı alır, diye.”

timbir - birlik haber ajansi