Burada teşkilat mensuplarıyla buluşan Hüseyin Baş Türkiye’nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Türkiye birçok konuda sıkışmış, birçok konuda problem yaşayan ve çözüme ulaşamayan bir durumda. Türkiye’de çözümü ortaya koyabilecek tek siyasi oluşum esasında Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Dolayısıyla bize düşen görev Türkiye’yi karış karış gezip bu sorunların çözümünün bizde olduğunu bütün milletimize anlatmaktır. Eğer bunu yapmazsak, bakın çocukların sesleri geliyor, üzgünüm ama bundan 20 sene sonra o sesleri kesilebilir, o sesler artık Türkçe konuşmuyor olabilir. Bunlar size

uzak tehditler gelmesin. Bundan 20 yıl önce Suriye’de veya Libya’da bir vatandaşı çevirip ülkenizde 20 yıl sonra şunlar yaşanacak deselerdi gülüp sizine dalga geçerlerdi. Bu ülkelere fitne sokuldu arkadaşlar, bu ülkeler karıştırıldı ve bu ülkeler aslında böyle bir hale itilmek istendi. Bunun sebebi şuydu; bu ülkelerin ciddi yeraltı kaynakları vardı,  başta petrol olmak üzere ciddi zengin ülkelerdi.

İkincisi, bu bölgede yaklaşık 30 yıldan beri aktif bir şekilde Büyük Ortadoğu Projesi dediğimiz İsrail topraklarının genişletilmesi projesi yürütülüyor. Bu ülkeler de ne yazık ki bu bölge içinde kalan ülkelerdir. Şimdi bu duruma baktığınızda Türkiye’nin de buna benzer bir coğrafi kaderi var. Türkiye’de de ciddi anlamda zenginlikler var. Türkiye’de üzgünüm, ne yazık ki sömürülmeye müsait bir nüfus var, çok düşük ücretlere çalıştırılan insan topluluğu var. Bunun yanı sıra yine aynı şekilde bu uzun vadeli planların parçası olarak Büyük İsrail Projesinin haritasının ne yazık ki göbeğinde duran bir ülkeyiz. Dolayısıyla Türkiye çok sıkışmış bir vaziyettedir. Türkiye her an kavga etmeye, her an Bölünmeye, her an bir yere savaşa itilmeye hazır bir durumdadır adeta saatli bombaya dönmüş bir millet olduk.

Aldığımız maaşlar, aldığımız paralar daha cebimize girmeden borçlanmaya başladık.

Dün 10 lira alacaktık dediler ki ay sonu sana 15 lira ama dün 9 liraya geçinirken şimdi 17 liraya geçinemez olduk. Ekonomik anlamda, hukuki anlamda, sosyal anlamda ciddi oranda ezilmiş ve yıpranmış vaziyetteyiz. Türkiye bütün bunların sonucunda önümüzdeki 10 yıllık vadede ciddi problemlere gebedir.

Bakın ülkede bir istila durumu var. Şu anda yabancı istilası ile karşı karşıyayız. Ekonomik olarak baskılanan olağanüstü bir kriz var ülkede. Eğitim bitmiş vaziyette, eğitim diye bir şey yok. Ciddi anlamda bir hukuksuzluk var ülkede. Dolayısıyla Bütün

bunların çözülmesi lazım. Eğer bu çocukların sesi kesilmesin, bu çocuklar Türkçe konuşsun, bu çocuklar yarın hayata ekonomik anlamda özgür bir biçimde başlasın istiyorsak bu sorunları bugünden çözmemiz lazım. Aksi halde gerçekten ülke çok ciddi problemlere gebedir.

Babamla hepimizin çok uzun yıllar siyasi yolculuğu oldu. ‘Benim gördüklerimi görseniz, geceleri uyuyamazsınız. Türkiye öyle bir kötü bir yolda ilerliyor ki gördüklerimi görseniz geceleri uyuyamazsınız’ derdi şimdi bakıyorum aslında çok da anlaşılmayacak bir söz değilmiş. Ben bundan 10 sene önce bugünü görseydim hakikaten gece uyuyamazdım.

İçindeyiz alışıyor kanıksıyoruz. Hani kurbağanın bir deney misali var ya;

aslında biz şu an kavruluyoruz yanıyoruz. Yakında gerçekten biteceğiz. Şu an

yaşadığımız tablo kanıksadığımız için, bunu içselleştirdiğimiz için bize normal

geliyor. Ama bir dünyayı gezin, bir insanların hayatına bakın,  ortalama bir Avrupa ülkesindeki standarda bakın kendinize şunu sorarsınız; ‘ya ben bu dünyaya köle olarak mı geldim’ Şu anda Türk insanına yapılan muamele budur.

Avrupa’nın ucuz işçi deposu haline getirildik. Bize bir şey pazarladılar dediler ki, ‘Çin modeli uygulayacağız’.  ‘Çin modeli uygulayacağız’ diye diye 300 dolara çalıştırılan milyonlarca insan topluluğuna çevirdiler. İnsanlar resmen aşağılanarak kandırıldı. Biz insanımıza kandırıldığını göstermekle mükellefiz.